13 MAYIS 2017
Çelik Sektöründe Küresel Trend Nereye Gidiyor?
Modern ekonomide birçok sektöre girdi sağlayan demir-çelik sektörü adeta sanayinin “lokomotifi” olarak görülüyor. 1960’lı yıllara kadar tüm ekonomiyi adeta denetimi altında tutan sektör bugün de başat rolünden çok büyük bir kayıp vermedi. Bununla birlikte, sektördeki kapasite ve üretim 2000’li yılların başından itibaren küresel ölçekte hızlı bir büyüme trendi sergiliyor.

TÜRKİYE “DEVLER” LİGİNDE

Türkiye ise son 15 yıllık süreçte demir çelik sektöründe hızlı büyüyen ülkelerden birisi olarak devler ligine çıktı. Rakamlara baktığımızda, 2000 yılında 20 milyon ton (mt) civarında olan ham çelik üretim kapasitesi yassı ve yapısal çeliğe dönük yatırımların ivme kazanmasıyla birlikte 2015 sonunda 50 mt seviyesini aşmıştı. 2000 yılında dünyanın en büyük 17. ham çelik üreticisi olan Türkiye’nin 2016’da 8.’liğe yükseldiği görülüyor.

Daha yakın vadeye dönüp günümüze baktığımızda ise 2017’nin düşük hammadde fiyatları ile başlamasına rağmen, özellikle Şubat ayı itibari ile çelik piyasalarında önemli bir toparlanma söz konusu. Son dönemde yükseliş gösteren çelik fiyatlarında önemli belirleyicilerden biri olan Çin’in iç tüketimindeki artış piyasalarda belirleyici olmaya devam ediyor. Ancak Çin’in ekonomik büyüme hızının yavaşlamasıyla birlikte iç piyasa stoklarının kapasitesi de sorgulanır hale geldi.

2016 yılında dünya genelinde toplam ham çelik üretimi 820 mt olurken (Çin hariç), Çin tek başına 808 mt üretim gerçekleştirdi. 2017’nin ilk çeyreğinde ise Çin’in üretimi 201 mt olurken, bir önceki yılın ilk çeyreğindeki üretim miktarı 385 mt olmuştu. Dünya genelindeki üretim 2017’nin ilk 3 ayında 209 mt’a ulaşırken (Çin hariç), 2016’nın ilk çeyreğindeyse 192 mt üretim gerçekleşmişti.

“ÇELİKTEN ÜRETİCİ” ÇİN

Ülkeler bazında ham çelik üretimi dikkate alındığında, 2017’nin ilk çeyreğinde Çin 201 mt ile birinci sırada yer aldı. Çin’i sırasıyla Japonya (26 mt), Hindistan (25 mt), ABD (20 mt), Rusya (18 mt), Güney Kore (17 mt), Almanya (10 mt) ve Türkiye (9 mt) izledi.

Türkiye’nin ham çelik üretimi 2016’da 33,1 mt oldu. 2016’nın ilk çeyreğinde 7,6 mt olan üretim ise 2017’nin aynı döneminde yaklaşık yüzde 15 artışla 8,7 mt olarak gerçekleşti.

2017’nin ilk çeyreğinde Türkiye’nin çelik ithalatı azalırken ihracatında artış kaydedildi ve 5,2 mt ihracat 4 mt ithalat gerçekleştirildi.


Kaynak:Kardermir


Kaynak:Kardemir

Peki, önümüzdeki dönemde küresel demir-çelik sektöründen aslan pay almak isteyen Türkiye’yi ve küresel piyasaları yılın kalanında çelik sektöründe neler bekliyor? Bununla beraber, Çin’in çelik piyasasındaki başat rolü nasıl seyredecek?

2017’nin ilk çeyreğinde çelik piyasası ve fiyatları açısından gözlemlenen küresel trend bize neler anlatıyor?

“YILIN İLK ÇEYREĞİ SEKTÖR AÇISINDAN OLUMLU”

Deniz Invest Analisti, Alper Akalın, çelik fiyatlarındaki yükselişi ve tüm dünyada oluşan olumlu havayı Çin’deki talebin artmasına bağlıyor. “Çelik fiyatları son dönemde yükseliş gösterdi özellikle geçen senelere kıyasla, halka açık şirketler karlarını katladılar. En önemli faktör Çin’deki talebin artmasıydı, Çin altyapı yatırımlarını öncelemeye başlayınca Çin’de çelik fiyatları yükseldi. Bunun yanı sıra, hem Çin iç talebe döndü hem de AB ve ABD’den antidumping önlemleri Çin’in iç piyasasında fiyatların yükselmesine neden oldu.”

Rusya piyasasının toparlanması, Rublenin de değer kazanmasıyla, genel anlamda tüm dünyada olumlu hava oluştu ve bu hava Türkiye’ye de yansıdı. Alper Akalın’a göre Türkiye’deki fiyatlar görece geride bile kaldı. “En önemli faktör liranın dolar karşısında değer kaybetmesiydi. Türkiye’de fiyatlar TL bazında yükselince limitlendi. TL’nin değer kaybı ithalatı da kısmış oldu.”

Steel Orbis Araştırma Birimi Direktörü Burçak Alpman, 2017’ye girerken küresel çelik piyasalarında son yılların en önemli konusu olan arz fazlalığı probleminin devam ettiğini belirtti. Alpman’a göre, “Her ne kadar Çin’de kapasite kısılacağı yönünde haberler gündemde olsa da, bu kısıntıların reel çelik üretimini azaltmadığı, hatta Çin’de çelik üretiminin 2016 yılında kapasite kısıntılarına rağmen % 1,2 artarak 808 milyon tona ulaştığı görülmüştü. 2017’nin ilk ayına düşen hammadde fiyatları ve zayıf mamul talebi ile giren küresel çelik piyasalarında Şubat başı itibarı ile bir toparlanma görüldü.”

Bunun yanı sıra Alpman “Özellikle Donald Trump sonrası güçlü bir seyir izleyen ABD piyasası ile, ihracat piyasalarında aktif bir rol almayarak iç piyasaya yönelen Çinli tedarikçiler küresel çelik piyasalarına nefes aldırmaktaydı. Ancak Çin’de ihracat rakamlarında gerileme görülürken, üretim rakamlarında geçtiğimiz yılın ilk çeyreğine kıyasla kaydedilen % 4,6 oranındaki artış her ne kadar Çin iç tüketimi güçlü seyretse de, küresel piyasalar için her an bir risk oluşturmaktaydı. Zira, ilk çeyreğin sonlarına doğru Çin’de ekonomik büyümenin hız keseceğine, iç piyasa stoklarının tolere edilebilir limitlerin üzerine çıktığına dair haberler gelmeye başlamıştı.” değerlendirmesinde bulundu.

ÇELİK SEKTÖRÜNDE İTHALAT-İHRACAT TRENDLERİ

Ürün ihracat artışındaki önemli etkenlerden biri, Çin ürünlerinin global piyasada azalması. Bu, yalnızca ihracatın artmasını değil, üretimin de %14’e yakın artmasını beraberinde getirdi. Yılın geri kalanı için fiyat seviyeleri oldukça kritik, ancak üreticilerin 2-3 aylık sipariş defterleri ile çalıştıkları düşünüldüğünde, en azından 2 ve 3. çeyrekte güçlü trendde bir azalış görülmeyebilir.

Öte yandan Burçak Alpman, anti-damping davalarındaki artışa dikkat çekiyor. Alpman’a göre, “Küresel çelik piyasalarında var olan arz fazlalığı son yıllarda anti-damping davalarında hızlı bir artış görülmesine yol açtı. Türk üreticilerin de başlattığı ve henüz sonuçlanmayan davalar olmakla birlikte, Türkiye’ye karşı açılmış olan ve sonuçlanmak üzere olan  davalar da bulunuyor. Davaların yanı sıra, küresel çelik piyasalarında minimum ithalat fiyatı, veya iç piyasadaki üreticilerin fiyatlamalarını  ithalatı engelleyecek şekilde belirlemeleri gibi uygulamalar var.”

İlk çeyrekte Türkiye’nin çelik ihracatında Avrupa Birliği’nin önemli rol oynadığına dikkat çeken Alpman “AB’nin Rusya, Ukrayna, İran, Brezilya ve Sırbistan’a açtığı dava sebebi ile özellikle bu bölgenin en önemli kaynaklarından olan Rusya ve Ukrayna’nın AB’ye olan satışlarının durması Türkiye için AB pazarının genişlemesine  ve satışların artmasına yol açtı.” “Ancak Nisan ayında Avrupa Komisyonu bu ülkelere geçici vergi uygulamama kararı aldı ve BDT bölgesi için AB’nin kapıları tekrar açıldı. 7 Ekim tarihinde açıklanacak olan nihai karara kadar BDT’nin bölgeye satış yapmaya devam etmesi ve Türk üreticilerin BDT’li tedarikçiler ile rekabet edecek olması, Türkiye’nin AB’ye olan ihracatını olumsuz etkileyecektir.”

“Ayrıca Çin’in iç piyasasına yöneldiği ve ihracatta aktif rol almadığı ilk çeyrekte Çin’in ana pazarı olan Singapur, Hong Kong, Malezya, Endonezya ve Hindistan’ın başı çektiği Uzak Doğu ülkelerine miktar bazında çelik ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre %540 artışla 557.000 mt’a ulaşmış ve Uzak Doğu Türk üreticiler için bir uzun bir aradan sonra yeniden alternatif pazar olmuştu. Ancak şu anda olduğu gibi Çin küresel piyasalarda aktif olduğu sürece Türkiye bu şansını kaybetmekte.”

FİYATLAR NEREYE GİDER?

Hammadde fiyatlarındaki geri çekilme ve Çin’de tekrar artan büyüme endişeleri fiyatlarda baskının tekrar artacağının sinyallerini veriyor. Her ne kadar üreticiler kapasite düşürmeye gidecek olsalar da, fazla kapasite durumunda yılın geri kalanında dramatik bir değişiklik görmeyebiliriz. İç talebin tekrar hız kesmesi ile, Çinli üreticilerin global pazardaki rekabeti kızıştırması ise baskıyı hızlandıracak en büyük faktör olabilir.

Alper Akalın, son dönemde Çin kaynaklı canlanma hareketinde ve cevher fiyatlarında bir düşüş gözlemlendiğini, kömür fiyatlarında arza bağlı fiyat artışı olsa da cevher fiyatlarında yeniden bir gevşeme olduğunu söylüyor. “Bu Türkiye’de fiyatlarda bir baskı unsuru yaratabilir ancak bu etkinin çok büyük olacağını düşünmüyorum. Bu bağlamda bu sene çelik üreticileri anlamında olumlu bir sene olacak.”

Steel Orbis’ten Alpman ise çelik fiyatlarının ilerleyen dönemlerde baskı altında olacağını belirtiyor ve “2. çeyreğin başlaması ile birlikte yüksek stok ve düşen iç talep ile mücadele edemeyerek küresel piyasalara yönelen Çin, küresel çelik fiyatları üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Önümüzdeki dönemde gerek Çin’deki stokların halen yüksek seyretmesi gerek Ramazan gerekse yazın gelmesi sebebi ile tatillerin, bakım çalışmalarının başlayacak olmasının talep tarafında görülen zayıf seyrin güçlenmesine imkan vermeyecek olduğunu düşünmekteyiz. Dolayısı ile, çelik fiyatlarının yaz ayları boyunca baskı altında olacağını tahmin ediyoruz.” değerlendirmesinde bulunuyor.

ÇİN’İN DİNAMİKLERİ KÜRESEL ÇELİK PİYASALARINI NASIL DEĞİŞTİREBİLİR?

Genel olarak bakıldığında, demir çelik sektörü için, Çin’de talep artarsa, fiyatlar yükselir sektör iyileşir. Talep zayıflarsa, fiyatlar baskılanır, sektör kötüleşir trendi hakim. Bununla beraber, Burçak Alpman “Çin’de iç talebin artması mutlaka Çinli tedarikçilere nefes aldırarak küresel piyasalara satış baskısını azaltacağı için piyasaların yönünü bir miktar değiştirecektir” diyor ve ekliyor “ancak yine daha önce belirtmiş olduğumuz gibi önümüzdeki dönem geleneksel olarak gerek hava şartları gerekse tatiller ve bakımlar sebebiyle talebin çok da kuvvetlendiği bir dönem değildir.”

Tüm bu değerlendirmelere göre, 2017’nin ilk çeyreğinde demir çelik sektörü Türk üretici açısından iyimser bir hava ortaya koydu. Ancak bu olumlu trend büyük ölçüde, küresel başat aktör Çin’in iç talebindeki değişiklikler ve yine küresel ticaretteki dinamiklerle ilişkili. Bu noktada aslında Türk üretici için, “rekabetçilik” unsuru uzun dönemli sürdürülebilir üretim politikaları ve daha çok pazar payı için kilit unsur. Öte yandan Türkiye açısından gerek arzu edilen ihracat seviyelerine ulaşmak gerekse iç pazar büyüklüğünü istenilen seviyeye ulaştırmak için katma değeri yüksek ürünlere odaklanılması, üstün kalitede yeni ürünlerin üretilmesi ve tedarikçi kalitesinin arttırılması kritik hedefler. Son olarak, enerji girdi maliyetlerini düşürecek ve AR-GE desteğini sağlamayı hedefleyecek ekonomi politikaları Türk demir çelik sektörünün konjonktürel dalgalara karşı güçlenmesinde fayda sağlayacaktır.

Kaynak:www.paraanaliz.com
DİĞER HABERLER